ÇOK MU?

Buz dağlarından selam bugünlerde  çok uğruyorum bu dağlara her sabah gözümü açar açmaz gidiyorum...Çiçek  kokusu var mı yok mu diye bakıyorum varsa içim şenleniyor yoksa ne oldu bizim çiçeğe diyorum ve gün başlıyor. Düşünüyorum acaba bugün niye bu çiçeğin kokusu gelmiyor derken günün belli saatlerinde buz dağlarına gidip gelirken pat geliveriyor  çiçek kokusu. İçimi delip geçiyor.Bir göz ki içinde siyahın her anlamını barındırıyor.Siyah mı desem bilemedim. Öyle diyelim öyle olsun. Neyse bu buz dağıyla iletişime geçmenin tek yolu,bu yol bir bilse içimdeki şiirleri, bekleyişleri, silahı çekip vuracak gibi geliyor kanadımdan.Ah ah bu korkuyla daha ne kadar yaşayacağım bilinmez.Bilirsiniz korkular bir yerde illaki patlak verir.Yorulmadım bu dünyadan yorulmadım evet.Yorulsam buz dağlarında nöbet tutar mıydım ?Benim savaşım da barışımda o dağda.Şimdi bu dağ gelse neler oluyor burda dese şöyle bir yüzüne bakarım hala anlamıyor musun neler olduğunu derim, sinirlenirim.Hep dağın geleceğine dair beklenti.Ee ne yapıcaz dağ güvercin derken unutacaz  mı asıl olanı yazmayı,saklamayı, korumayı.Ne dersiniz ne kadarı olur bunların?Her işin bir başlangıcının olması mı gerekir?İçimizde hoşçakalın yapabilir miyiz buz dağlarının?Aynalara bakabilir miyiz?Kimler var karşımızda biz miyiz oradaki? Derin mesele erbabı mıyız?Bunlar hep o dağları dağ yapan katmanlar...Hadi uzatalım ellerimizi gök yüzüne umut edelim,var olmanın en mucize kaynağı bana göre.Bu beden denen iskeleti havada tutma mücadelesi, yarına kalabilme telaşı, yarını görebilme isteği,buz dağlarında her sabah çiçek kokusunu bekleme nöbeti...Bakalım ne olacak ertesi gün.Bakalım ne olacak bu gidişat. Sona bağlamayacağım sadece güvercinden buzdağına ayrı selam 👋

Yorumlar

Popüler Yayınlar