RÜZGAR GÜLLÜ ŞEHİR

Semaya doğru yükseldim.Rüzgar güllerinin olduğu tarafa doğru şöyle bir baktım kaç yıl oldu dedim kendi kendime.Kaç yıldan beri şu alemde kanat çırpıyorsun ama ilk defa geliyor bu güzel çiçek kokusu.Sonra dedim ki aman canım geçip gidecek geçip gitmek zorunda kim bilir kimin çiçeği çünkü.Buz dağlarında uçuyorum bugün fazlasıyla şiir yazılmış buralara yetmedi mi artık çıkar içinden şu gizemi diye haykırsamda bu buzulların altında kanat çırparak can vereceğim kesin.Bi güvercin olmasam kırardım bütün buzları ama kanat çarpmakla dağın buzu erimez.Ne yapsam diye düşünürken bugün kokusu gelmedi çiçeğin dedim kendi kendime.Adım attım baktım sorguladıkça ne olur, ne çıkar meydana, az kalsın meydandaki ateş ediyordu kanadıma.Yaralamadı da sayılmaz ama... Bugün bir güvercinin çiçek kokusundan yaralandığı ilk defa olmuştur.Artık meydanlarda uçamayacağım galiba.Buz dağlarında da uçamayacağım uçacak yer kalmadı diye düşünmeyin çatıda bir yerdeyim bu kadar kalabalıkların içini sorguladığım yerde, biliyorum bunlardan biri acizin evi birinin çatısının altında bu bile güzel biliyorum. Sesimi duyuramayacağımıda biliyorum duyurmak istiyor muyum onu bilmiyorum. Birazdan tren gelecek sesi meydanları inletecek acaba gider mi kulağına o ses aynı gökyüzünün atında aynı ses ne hikaye ama. Minarelerden ezan sesi geliyor güvercinsin sen diyorlar gitsene cami avlusunda uçmaya ama kimsede düşünemiyor nereye ait hissettiğimi. Cami avlusuna mı meydanlara mı. Ben bir güvercinim rüzgar güllü şehirde uçsamda bir uçmasamda. Bu şehrin rüzgarları ruhumdaki boşluğu doldurmuyor. Bu güvercin göz yaşı bile dökemiyor. Hani dua davettir ya bu güvercin davet bile edemiyor. Kanatlarındaki sevda yükünün ağırlığıyla buz dağlarının eteklerinde süzülüp duruyor.Sonuç mu ya dağ eriyecek yada güvercin ölecek....

Yorumlar

Popüler Yayınlar