BİR KEZ DAHA ÖLMEK
Kendimi tanıtayım. Ben Tuğba. Karışık düşüncelerin içinde boğulan başkaldırı olarakta ya uyumayı seçen yada unutmayı seçen bir Tuğba. İnsanoğluna verilmiş en büyük nimetlerden ikisi bana göre. Düşünsenize unutamadığımızı, acı bir cümle unutmak. Ama unutamamak daha acı. Hatırlamak biraz sevinç biraz hüzün. Demek ki her kelimenin sırtını dayadığı başka bir duygu varmış. Bugün bir yürüyüşe katıldım. Beni tanıyanlardan bazıları sen mi ciddi misin dedi bile. Bir kelime versem bu yürüyüşün anlamına dava kelimesini veririm. Gerçekten o nidaların hepsi tüylerimi diken diken etti davanın anlamı daha can alıcıydı. O davanın ehli olmak değilim ama, olanları gördüğümde gerçekten pişmanlık vericiydi.Bazı şeylerin anlamları tek seferde anlaşılmaz neden buradayım diye sorguladım sürekli beni buraya getiren ne diye aslında çok derin bir sebep buldum bunun için sonra o sebebe gömdüm düşüncemle beraber kendimi. Anlıyacağınız bu akşam bir kere daha öldüm. Hiç yaşamadığım bir diyarda yapılan zulümleri görüp halime şükredemediğim dua edemediğim kardeşimin halinden anlayamadığım için bir kere daha öldüm, gerçek mezara bir utançla daha gidiyorum. O an aynanın karşısında olup kendine gel sen kimsin diye bağırmak istedim kendime,bu akşam bana gülmekte ağlamakta çok zor geldi. Cemil Meriç’in bir sözü vardı bak “Tarafsızlık namussuzluktur” diye. İşte bu akşam dank diye oturdu bu söz yüreğime... Şunu bil ki arkadaşım bazen unutmakta namussuzluktur.
Yorumlar
Yorum Gönder