SANA

sırtımda kırbaç izleri kainata yeni gelmiş damla damla
gözlerde kömürün siyahlığı kim çizdi bu şükürlük yüzü
ağlasam göz yaşlarım topraktaki gonca gülü yakar
bu yüzdendir ki bekliyorum sevdamı
kah diyorum gelir kah diyorum gelmez
gelmezse de gelmesin
kaç kişinin geldi ki
avutur kendini insanoğlu kuleden seslenen delikanlılar
bahçelerdeki mor mor lavantalar
yaşlıların bir sözü vardır hasrete 
yel essin kokusu gelsin
yetecek mi bilmem katip arzu halim
şimdi heybelerle yürüyeceğim çıkacağım karşına
sen benim titreyen ruhumsun diyeceğim
lakin kilometrelerden öte engeller var iki direğin arasında
o yüzdendir ki mezarının başında beklerim
bir sebille toprağını ıslarım çiçek dikerim en sevdiğin çiçeklerden
mor olanlardan
bunca yıl beklemişim yaradan elbet bunu karşımıza çıkarır derim
anlatılacak dut ağaçları var beklenecek duraklar söylenecek şarkılar var
çalınacak enstrümanlar var bahsedilecek kitaplar gezilecek yerler var lakin benim halim
Karakoç misali Mihriban'a gazeteden şiir yazmak unutulacağını bilerek
sen şimdi gemilere binip kaptansız limanlara gidersin kedileri de seversin 
ben seni Fas'ta beklerim rengarenk sokaklarda el ele tutuşur gezeriz 
yorulursan kum tanelerinin üzerinde bekleriz
ayaklarımızı kesen bu camlara aldırış etme 
acısını bilmeseydik gelir miydik bu zamana kadar
balıklarda yosunların altına gizlenmiştir
ben bir balık olsam halim bir yudum suya muhtaç kalmış olurdu
bu yüzdendir ki insan olmanın bedeli var
boşver şimdi onu tut elimden seni bir köy evine misafirliğe götüreyim
odamızda demirden bir karyola başlığında yuvarlar dönen demirler
şu karşıda duran yığının ismi yüklük
kanaviçeden örtüler sabır sabır işlenmiş belli
tertemiz naftalin kokulu çarşaflar dışarıdan gelen toprak kokusu
algoritmik halılar gelinlik yaptığımız perdeler
kireç kokan duvarlar ve tek bir yastık
dileğim bu olurdu elbet daha çok yerler var görecek 
gidilecek, sevilecek, beklenecek daha çok şeyler var...

Yorumlar

Popüler Yayınlar