Mutsuz son
Üzülsek mi üzülmesek mi bilemediğimiz bazı sonlar vardır. Ne başlangıcını biliriz ne ortasını nede bitişini. Kapılıp gideriz. Yaşadığımız hal bizi uzaklara götürür. Issız bir dünya da yapayalnız kalırız. Buna sebep olan ise yanlış insanlara kendimizce yüklediğimiz doğru olduğunu düşündüğümüz anlamlardır.Sözüm ona hiç kalp kırmanın sancısını yaşadınız mı içinizde? Bir gönlü virane etmenin ağırlığını. Zaman zaman geceleri içimizde nedenini bilemediğimiz hüzünler birikir. Ağır bir sancıya sebep olurlar. Keşke maddi bir acım olsaydı da şu sancıyı çekmeseydim deriz. İlacı belirsiz kaynağı belirsiz bir sancı… Bunun sebebini hep bir gönül kırıklığına bağlarım. Bir yerlerde bir zaman diliminde bir kulun gönlünü kırmışım ki şu an bunun ızdırabını çekiyorum derim. Korkunç bir şey. Kelimelerin bir ok gibi ağızdan çıkıp bir insanın ruhuna isabet etmesi onu yaralaması,kanatması…Herkes korkmalı aslında dilinden,kulağından,zihninden.Daha hassas davranmalı bir diğer insana. Çünkü kimse kimsenin yaşantısından ve yarasından bihaber bir dünyada yaşıyoruz. Zaten yorgun olan insanların içine bir yorgunluk daha eklemek neyin nesi?Bilemiyorum, çoğu insana yıllar bir tecrübe katmıyor. İlkelce ve bencil bir şekilde davranan çok insan var. Hep bana hep bana, ben buyum, değişemem, işine geliyorsa, uğraşamam gibi ifadeleri kullanan insanlar hala çocuk ego durumuyla hareket eden insanlar. Herkesi olduğu gibi kabul etme girişimi zaman zaman yanlış bir girişim oluyor. Düzelmesi gereken bazı huylar düzelmeli. İnsanın en başta kalp kırmanın nasıl ağır bir suç olduğunu fark etmesi ve devamında insan ilişkilerinde hassasiyete önem vermesi gerekir. Diğer türlüsü hayatta insanı yalnızlaştırır. Depresifleştirir. Yaşam standartlarını düşürür. Bu yüzdendir ki insan insanın yurdudur diyerekten yazıyı sonlandırıp şu cümlemi eklemek istiyorum. Karşınıza şifa niteliğinde insanların çıkması dileğiyle ve etrafa şifa yaymanız dileğiyle.
Yorumlar
Yorum Gönder